Oğluma Atkı-Bere

Her kışa oğluma ve kendime birer atkı-bere örme hevesiyle başlar, genellikle “amaan, hazır alıvereyim!” diye vazgeçerim. Bu kış da öyle geçecekti aslında. Ama geçenlerde sevgili Serra‘nın bu yazısındaki atkıyı görüp bayıldım ve bir gazla bu atkı-bere takımına başladım. 

Tabii örgü konusunda fena halde acemi olduğumdan, internetten bulduğum ilmek sayıları, kesme yöntemleriyle, biraz da kafama göre takılarak birşeyler yapmaya çalıştım. Atkı düşündüğümden çok daha geniş oldu mesela (7 numara şiş, 30 ilmek), ben de ikiye katlayıp yanlardan diktim. Yünüm Alize Superlana Midi bu arada.
Bere de hafifçe bol oldu. Lastik kısmını 6 numara şiş ile 64 ilmek başladım. Pirinç örgüye gelince 7 numara şişe geçtim. Son 5-6 sırada 1 ilmek örüp, 3 ilmek keserek azalttım. 7-8 ilmek kalınca da büzdürüp diktim. Bir dahakine en fazla 54 ilmekle başlarım muhtemelen. Tepesine ponpon yapıp diktim, bolluğunu toparlamak için de bereyi penye ile astarladım sonradan.
Ben bütün bunları yaparken sürekli şişlerimi kaçırıp baget niyetine kullanan, yünleri alıp sağa-sola dolayan haylaz oğlum da sonuçtan memnun kaldı neyse ki…

Bol dikişli, örgülü geçsin haftanız…

Bordo Ofis Elbisesi

Takip edenler bilir, bu tarz kalem elbiseleri dikmeyi de giymeyi de çok seviyorum. Minyon olduğum için de kendime yakıştırıyorum. Üstelik işyerinde de hem pratik hem kurtarıcı oluyorlar.

Bu elbise için bordo renkte, hafif kalın, esnek bir gabardin kumaş kullandım. Kumaşım canım arkadaşım Türkan‘ın hediyesi. Hatta o da bu kumaştan çok pratik bir pantolon dikmiş, yapımını da burada paylaşmıştı. Bir kez de buradan teşekkür edeyim kendisine, bayıla bayıla giyiyorum bu elbiseyi!

Model de kumaş da zorlamadı dikerken. Ama reglan kollu bir model dikiyorsanız, kumaşınız da esnekse, yakayı toplarken biraz uğraşmanız gerekecektir. Zira ben epey uğraştım, buna rağmen ufak-tefek kusurlar görünüyor yakada. Aman canım n’apalım, canım sağolsun!

Kol ağzı ve etek ucunu çevirip, diktim. Ama yakayı en sevdiğim yöntemle temizledim; desenli koton biye!
Kalıp olarak daha önce kelebek desenli elbisemde kullandığım McCALL’S M6460 kalıbını kullandım. Bunu eşim Amerika’dan getirmişti sağolsun. Ona da burdan tekrar bir teşekkür ;x

Şimdilik benden bu kadar.

Keyifli ve bol dikişli geçsin gününüz…

Bıyık Desenli Portföy / Moustache Print Clutch

Bu aralar dikiş dikmek, blog için fotoğraf çekmek, bloga yazı yazmak çok zor gelmeye başladı nedense. Neredeyse 7 yıldır burada yazıyorum. “Blogger Tükenmişlik Sendromu” diye birşey var mı bilmiyorum ama yaşadığım şey bu sanırım. Zaman zaman hissettiğim şeyler bu dönemde biraz fazla uzun sürdü diyebilirim. Hatta bir ara, “ne diye bu kadar para verip dikiş makinası, overlok makinası, bir sürü malzeme aldım, koskoca bir odayı işgal ettim ki?” diye düşünürken buldum kendimi. Neyse ki birkaç gün sonra bu ruh halinden çıkıp, dikiş makinamın sesini özledim yine.

Kıyafet dikmeye devam tabii, ama artık yeni bir heyecanım var biliyorsunuz.. Yeni yılda aldığım kararlardan birini hayata geçirdim ve Etsy Dükkanımı açtım sonunda. Sadece bir tanecik çanta vardı dükkanımda. Bu da ikincisi…

Neredeyse 1 yıldır kumaş dolabımda bekleyen, yurtdışından getirttiğim koton kumaşlarımdan bu da. Desenine bayıldım, kesmeye kıyamadım uzun süre. Bunun bir de renklisi var, o daha da tatlı!

Neyse efendim, sözün özü , geri döndüm ben. Bu araların fazla uzamamasını, 2016’nın çok daha verimli geçmesini diliyorum. Önce kendime, sonra sizlere…

Sevgiler…

2015 Dikiş Güncesi / Sewing Journal 2015

2015 benim için genel olarak keyifli ve huzurlu geçti. Ama fotoğrafları düzenlerken anladım ki, dikiş bakımından pek verimli geçmemiş. 2016’da daha fazla dikiş dikebilmeyi, daha çok yer görmeyi, kendime, eşime ve oğluma daha fazla zaman ayırabilmeyi diliyorum kendi adıma. Tabii en başta sağlık…

Sizlere de sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yıl diliyorum.

Sevgiler…

Orta Avrupa Gezimiz 4 – Viyana

Ve Orta Avrupa gezimizin son durağı Viyana; gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel, sanatın, tarihin ve ihtişamın şehri…

Yine az laf, çok fotoğraf…
Viyana’da tek bir yer görmeye fırsatım olsa, bu kesinlikle Belvedere olurdu. Şahsen benim Viyana’ya gitme amacım kendisi. Çok şükür dünya gözüyle hayranı olduğum Klimt’in resimlerini (ve tabii yüzlerce harika resim) görebildim. Gerçekten çok büyük ve etkileyici bir müze. Sanattan anlıyorum falan sanmayın. Ama giderseniz görmeden dönmeyin, çok dua edersiniz bana sonra ;D
Nihayet tamamlamayı başarabildiğim bir gezi yazısının sonuna gelmiş bulunmaktayız. Gezi yazısına benzemedi farkındayım ama yine de inceden gurur duyuyorum kendimle!

Güzel geçsin gününüz…

Orta Avrupa Gezimiz 3 – Budapeşte

Yine az laf, çok fotoğraf ile Orta Avrupa’nın kesinlikle en çok sevdiğim şehrinde sıra. Tuna nehrinin ayırdığı Budin ve Peşte şehirlerinin birleşmesiyle oluşmuş bir şehir Budapeşte. Macarlar biraz bize benziyor diye mi bilmem, şehrin dokusu, havası çok cezbetti beni. Mutlaka yeniden gidilecekler listesinde.

Meşhur dilsiz aslanların olduğu köprü…

Şehrin ne tarafına giderseniz karşınıza çıkan Parlamento Binası…

Ve Kanuni Sultan Süleyman’ı fazlasıyla etkilemiş olan, onunla birlikte seferlere katılan, Galatasaray Lisesi’nin kurulmasına vesile olduğu düşünülen Bektaşi babası Gül Baba… Bu fotoğraf türbesine çıkan yoldan. Maalesef tadilatta olduğu için türbenin güzel bir fotoğrafı yok elimde. 

Tabii Estergon Kalesi’ni de görmeden dönemezdik…

Şimdilik benden bu kadar. Serinin son yazısı Viyana da en kısa zamanda burada olacak.

Güzel geçsin gününüz…

10 Dakikada Boyunluk

Elimde uzun zaman önce aldığım yarım metre (150cmX50cm) kalın triko bir kumaş vardı. Ne dikerim düşüncesiyle aldığımı kesinlikle hatırlamıyorum. Biraz daha fazla olsa kazak olabilecek bu trikoyu, boyunluk yaparak değerlendirmeye karar verdim. 

Hem çabucak bitti, hem de sıcacık ve kullanışlı oldu.

Gönül isterdi ki yapımı da detaylı olarak çekip paylaşayım. Ama bu sefer tembellik ettim, yapımı anlatan çok güzel bir video buldum sizin için.

Umarım işinize yarar.

Keyifli geçsin gününüz…

Orta Avrupa Gezimiz 2 – Prag

Aziz Vistus Katedrali

Prag tam anlamıyla bir görsel şölen gerçekten. Gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı. Denildiği kadar varmış, gerçekten de bir “müze şehir” fotoğraf çekmekten yoruluyorsunuz, o denli! Çektiğim fotoğraflardan birkaçı ile mini gezi yazımı yazmış olayım…

Astronomik Saat
Kaleden Şehrin Görünümü
Meydanda Sokak Gösterileri
Ve elbette Kafka…

Tek Parçalı Pijama Kalıbı – Tutorial

Oğluma diktiğim pijamaları yazdığımda, kalıbı tek parça olarak çıkardığımdan bahsetmiştim. Nasıl çıkarıldığını soranlar olmuştu, işte söz verdiğim yazı…


Kalıbını çıkaracağımız pijamayı ön kısmı dışa gelecek şekilde düzgünce katlayıp, kalıp kağıdının üzerine yatırıyoruz. Bunu yaparken pijamanın dikişlerinin tam olarak katlanan yerlere denk gelmesi gerekiyor. 

Daha sonra dikişler boyunca pijamanın ön kısmının kalıbını çıkarıyoruz.
Bel kısmında ön-arka farkı olduğu için, kenarlardan bu şekilde işaretleme yapıyoruz.
Sonra iki kenarı hafif eğim vererek birleştiriyoruz.
Pijamanın ön kısmının kalıbı böylece bitmiş oluyor.
Şimdi pijamanın arka kısmı dışa gelecek şekilde katlıyoruz. Yine dikişleri katlanma yerlerine getirmeye dikkat ediyoruz. Arka parçanın kalıbını da aynı şekilde çıkaracağız. Bu yöntemin iki parçalı kalıptan tek farkı, yan bacak dikişleri olmaması. Kalıbı çıkarırken de, yan dikişlere denk gelecek yerden birleştiriyoruz kalıbı.
Daha yüksek olan arka bel çizgisini de ön bel çizgisi ile birleştirerek çiziyoruz. Ağ ve bacak kısmını da yine dikişleri takip ederek çiziyoruz.
İşte pijamamızın kalıbı hazır. Kumaşı tersten iki kat yapıp, biçtiğinizde pijamanın biçkisi de tamamlanmış olacak. Tabii dikiş paylarını eklemeyi ve beline lastik geçirmek için 5-6 cm pay vermeyi unutmayın.

Umarım faydalı bir yazı olmuştur.

Hadi bakalım gelsin dizi dizi pijamalar!

Orta Avrupa Gezimiz 1 – Graz

Geçtiğimiz ay içinde çocukları ailelerimize emanet edip, arkadaşlarımızla birlikte, toplam 4 kişi bir Orta Avrupa turu yaptık. Turun tamamını sevgili eşim organize etti sağolsun. 

Baştan söyleyeyim, bu yazı klasik bir “nasıl gidilir, nerelerde kalınır?” yazısı olmayacak. Bunu benden çok daha iyi yapan bloglar var, onları okuyun. Sadece bloguma bu güzel gezinin notlarını düşmek, çektiğim fotoğrafları sizinle paylaşmak istedim.

Avusturya’nın bir kenti olan Graz’a Türk Hava Yolları’nın doğrudan uçuşu ile yaklaşık 2,5 saatte ulaştık. Biletleri 3-4 ay önceden aldığımız için uçak biletlerimiz yurtiçi uçuşuna denk bir paraya geldi. 

Graz tipik bir Orta Avrupa kenti, tertemiz, düzenli ve yeşil. Toplamda 1,5 gün geçirdiğimiz bu kenti çok sevdik gerçekten.

İşte gezimizin organizasyon kahramanı, sevgili eşim. Bu kez iznini almadım, ilk kez arz-ı endam ediyor burada ;D 

Graz’da havaalanından kiraladığımız araçla yola devam ettik. Sırada Prag, Budapeşte, Viyana ve tekrar Graz var. Hadi ben kaçtım, daha diğer fotoğrafları düzenlemem lazım ;))